Kuran’da selim bir aklın insanı imana götüreceği, tam aksine bildiklerini yanlış yorumlayanların ve akıllarını kullanamayanların aslında kör, sağır ve dilsiz olduklarına dikkat çekilir: “İnkârcıları hakka çağıranın durumu, tıpkı bağırıp çağırmadan başka bir şeyden anlamayan hayvanlara haykıran çobanın durumuna benzer. O inkârcılar sağır, dilsiz ve kördürler. Bundan ötürü akıllarını kullanıp gerçeği anlayamazlar.” (Bakara, 2/171)
Bu ayetteki “kör, sağır ve dilsiz” nitelemeleri birer mecazdır. Yani onlar baş gözleriyle görseler de gördüklerini akıl ve basiretleriyle yoğurarak değerlendiremez ve gördüklerinin hakikatini anlayamazlar. Sağır olmalarına gelince, onlar, duydukları ve dinlediklerini akıl süzgecinden geçirmedikleri için, ya da önyargılı olduklarından dolayı, hiç duymamış ve dinlememiş gibi davranmaya devam ederler. Dilsizlik de aynı şekilde, insan duymazsa ve görmezse, neyi dile getirebilir ki? Konuşmak ve bir gerçeği dile getirmek için önce görmek, dinlemek ve anlamak gerekir. Bu tavır, yani görmemek, duymamak ve gerçekleri konuşmamak için dilimizde “üç maymunu oynamak” tabiri de yaygın olarak kullanılır.
Kur’an-ı Kerim insanların hakikatlere karşı dilsiz, kör ve sağır olmalarını kınarken, aklın en önemli fonksiyonları olan tefekkür, tezekkür ve tedebbür gibi zihinsel eylemleri de teşvik etmiştir. Düşünmek anlamına gelen bu üç kelimenin ortak anlamı, Allah’ın indirdiği Kur’an ayetlerini ve kâinata serpiştirdiği maddî/somut ayetleri üzerinde düşünmek, hikmetlerini anlamaya çalışmak ve neticede Allah’ı tanıma ve O’nu sevmede derinleşmektir.
Kuran’da selim bir aklın insanı imana götüreceği, tam aksine bildiklerini yanlış yorumlayanların ve akıllarını kullanamayanların aslında kör, sağır ve dilsiz olduklarına dikkat çekilir: “İnkârcıları hakka çağıranın durumu, tıpkı bağırıp çağırmadan başka bir şeyden anlamayan hayvanlara haykıran çobanın durumuna benzer. O inkârcılar sağır, dilsiz ve kördürler. Bundan ötürü akıllarını kullanıp gerçeği anlayamazlar.” (Bakara, 2/171)
Bu ayetteki “kör, sağır ve dilsiz” nitelemeleri birer mecazdır. Yani onlar baş gözleriyle görseler de gördüklerini akıl ve basiretleriyle yoğurarak değerlendiremez ve gördüklerinin hakikatini anlayamazlar. Sağır olmalarına gelince, onlar, duydukları ve dinlediklerini akıl süzgecinden geçirmedikleri için, ya da önyargılı olduklarından dolayı, hiç duymamış ve dinlememiş gibi davranmaya devam ederler. Dilsizlik de aynı şekilde, insan duymazsa ve görmezse, neyi dile getirebilir ki? Konuşmak ve bir gerçeği dile getirmek için önce görmek, dinlemek ve anlamak gerekir. Bu tavır, yani görmemek, duymamak ve gerçekleri konuşmamak için dilimizde “üç maymunu oynamak” tabiri de yaygın olarak kullanılır.
Kur’an-ı Kerim insanların hakikatlere karşı dilsiz, kör ve sağır olmalarını kınarken, aklın en önemli fonksiyonları olan tefekkür, tezekkür ve tedebbür gibi zihinsel eylemleri de teşvik etmiştir. Düşünmek anlamına gelen bu üç kelimenin ortak anlamı, Allah’ın indirdiği Kur’an ayetlerini ve kâinata serpiştirdiği maddî/somut ayetleri üzerinde düşünmek, hikmetlerini anlamaya çalışmak ve neticede Allah’ı tanıma ve O’nu sevmede derinleşmektir.
Imana Dair Sorular ve Cevaplar
Imana Dair Sorular ve Cevaplar
Product Details
BN ID: | 2940164808181 |
---|---|
Publisher: | Crab Publishing |
Publication date: | 02/03/2021 |
Sold by: | Smashwords |
Format: | eBook |
File size: | 305 KB |
Language: | Turkish |