Bu çalışmayı yürütürken "Hayatın anlamı nedir?" sorusunu kendime de sormadan yapamadım. Başkalarının hayat anlamını araştırırken insan kendini bunun dışında tutamıyor. Ve soru karşınızda öyle insafsız ve sert duruyor ki: "Ya sen!" diyor; "Senin hayatının anlamı nedir?" Ne diyeceğimi bilemedim önce. Kendimi birdenbire çocukluğumu düşünürken buldum: Bir ceviz ağacının altında ağlayan çocukluğumu... Bir ses beni çağırıyordu: "Hadi gel, uçurtma uçurmaya gidelim!" Her şeyi unutmuştum. Hayatın anlamı oynamaktı. Arnavut kaldırımlı yokuş bir yolda ıslak yanaklarımla koşuyordum. Gökyüzü, rüzgâr ve dağlardaki bütün çiçekler beni çağırıyordu. Artık mutluydum.
Bütün çocukluğum boyunca hayatımın bir tek anlamı vardı sanıyorum: Sevmek ve yardım etmek. Yıllar geçti ve hala bu gerçek değişmedi. Değişen tek şey, çocukluğumda tanıdığım dünyanın artık çok değişmiş olduğu. Sevginin çağlayan ırmağına, öyle çok yabancı su karıştı ki... Durmadan bulutlanan bir vadide, bir sürü kirli su ortasında, sevginin o tanıdık, berrak ırmağını görebilene aşk olsun.
Bütün suçumuz belki de fazlaca büyümüş olmak. Büyüdükçe çocukluğumuzdan uzaklaşıyor, kendimize ve çevremize yabancılaşıyoruz. Ne kadar büyürsek içimizdeki çocuk da o kadar azalıyor. Ne yapıp edip unutuyoruz sonunda çocukluğun bize öğrettiklerini. Para kazanmak ve insanlara hükmetmek giderek en önemli amacımız haline geliyor. Bütün saygınlığımızı, değerimizi ve başarımızı kazandığımız paranın çokluğunda görüyoruz. Sonuçta dayanışma yok oluyor, sevgi kirleniyor.
Bu çalışmayı yürütürken "Hayatın anlamı nedir?" sorusunu kendime de sormadan yapamadım. Başkalarının hayat anlamını araştırırken insan kendini bunun dışında tutamıyor. Ve soru karşınızda öyle insafsız ve sert duruyor ki: "Ya sen!" diyor; "Senin hayatının anlamı nedir?" Ne diyeceğimi bilemedim önce. Kendimi birdenbire çocukluğumu düşünürken buldum: Bir ceviz ağacının altında ağlayan çocukluğumu... Bir ses beni çağırıyordu: "Hadi gel, uçurtma uçurmaya gidelim!" Her şeyi unutmuştum. Hayatın anlamı oynamaktı. Arnavut kaldırımlı yokuş bir yolda ıslak yanaklarımla koşuyordum. Gökyüzü, rüzgâr ve dağlardaki bütün çiçekler beni çağırıyordu. Artık mutluydum.
Bütün çocukluğum boyunca hayatımın bir tek anlamı vardı sanıyorum: Sevmek ve yardım etmek. Yıllar geçti ve hala bu gerçek değişmedi. Değişen tek şey, çocukluğumda tanıdığım dünyanın artık çok değişmiş olduğu. Sevginin çağlayan ırmağına, öyle çok yabancı su karıştı ki... Durmadan bulutlanan bir vadide, bir sürü kirli su ortasında, sevginin o tanıdık, berrak ırmağını görebilene aşk olsun.
Bütün suçumuz belki de fazlaca büyümüş olmak. Büyüdükçe çocukluğumuzdan uzaklaşıyor, kendimize ve çevremize yabancılaşıyoruz. Ne kadar büyürsek içimizdeki çocuk da o kadar azalıyor. Ne yapıp edip unutuyoruz sonunda çocukluğun bize öğrettiklerini. Para kazanmak ve insanlara hükmetmek giderek en önemli amacımız haline geliyor. Bütün saygınlığımızı, değerimizi ve başarımızı kazandığımız paranın çokluğunda görüyoruz. Sonuçta dayanışma yok oluyor, sevgi kirleniyor.
Orhan Pamuk'un Cevdet Bey ve Ogullari Romaninda Anlam Arayisi
Orhan Pamuk'un Cevdet Bey ve Ogullari Romaninda Anlam Arayisi
Product Details
BN ID: | 2940165005367 |
---|---|
Publisher: | Yusuf Solmaz |
Publication date: | 08/26/2021 |
Sold by: | Smashwords |
Format: | eBook |
File size: | 398 KB |
Language: | Turkish |